15 Mayıs 2009 Cuma

yapılacaklar listesi (öncelik sırasına göre)

1) Fragman (22'sine)
2) Üç tane kitap yazısı (28'ine)
3) Madam K (28'ine)
4)Ayla Hoca'nın festival ödevi.(29'una)
5) Kısa filmin senaryosu, prodüksiyon araştırmaları, mekanlar. (1 haziran da her şey bitmiş bir şekilde çekime hazır olunmalı, 8'inde teslim (içlerinde en dert olanı bu bence))
6) Jenerik (29'una)
7) Klibin montajı (28'inden itibaren en kısa zamanda yapılmalı)


Bu akşam, yarınki sınav için biraz İnkilap Tarihi okuyacağım. Uyku bastırmazsa erkenden, fragmana yoğunlaşırım.
Haftasonu bir yandan Madam K hakkında düşünürken şu kitap yazılarını bitirmeliyim.

Yahu şu bizim okuldaki festival ne garip bir şey bu arada... ben de iki yıl öncekine gitmiştim. Çok güzel bir redd konseri izlemiştim örneğin... Zaten garip olan, sevdiğim müzisyen geliyor yaşasın festival ortamı insanı değil. Ben orada amaçsızca bulunma arzusunu anlayamıyorum. Geçen bir adam geldi sınıfa kan ter içinde kalmış. Hoca ile fısır fısır bir şeyler konuşuyorlar, henüz ders başlamamıştı. Muhabbetlerine kulak kesildim. Adam, hocam benim kalbim var gibi şikayetlerini dile getiriyordu. Neyse, oturunca sordum, "ne yaptın abi bu kadar" diye? Dans ettim, dedi. Şaşırdım. Nerede dans ettin? diye sordum. E aşağıda, dedi. Aşağıda kelimesinin sonharfini uzatarak söylemişti, orası önemli. Ben de çocuk aşağıda diyince anladım tabii festival alanında dans ettiğini, sanıyorum ki çocuk dansçı, yazık bu sıcakta gösteri yaptırdılar filan... "Dans kulübünde misin, profesyonel dansçı mısın? diye sordum (gayet saftirik bir şekilde). Bir anda adamın surat ifadesi değişti, dalga geçiyorum sandı heralde... O pancar gibi olmuş suratını ekşiterek, "eğlence var ya aşağıda" dedi. eğlencesine dans ettim. hayır kinaye yapmıyordu. Berrin Hoca onu dans ederken görmüştü aşağıda. Nasıl bir olaydı bu! Kalbi olan şişman bir dana hangi amaçla öğle saatinde güneşin altında dans ederek helak ederdi kendisini. Buna eğlenmek denir miydi? Hayatını bu kadar umarsızca riske atmamalı kimse!

Festival zamanı çok daha fazla nefret ediyorum kendi okulumdan, festivali bile sanki varoş çocuklarını "eğlendirmek" için kurulmuş bir lunapark gibi gözüküyor. Aslında okulum sadece gösterişten ibaret olduğunu kanıtlamış oluyor. Sadece gürültü ve gösteriş. Gözdelerin yaptığı şu kitap okumalı protesto eylemine katılamadığım için üzülüyorum.

Ayrıca bugün eve yürürken şunu düşündüm. Ben, hiç bir zaman güzel bir okulda okuyamadım. Şimdi boğaziçi feslefe masterı diyorum. Geçen orasının master sınavına girmiş bir çocukla konuştum. Mülakat'a kadar zor gözükmüyor. Ama bana konuş dediklerinde beni kovacaklarına eminim. Neyse çocuk şey dedi; "Neden boğaziçi istiyorsun orası analitik felsefe gösteriyor". "Master yapmak istiyorum" dedim öncelikle. "Olacaksa da en güzel okul olsun" dedim (lafa bak, çocuk ne dedi ben ne dedim). Sonuçta, içimdeki adam gibi bir okulda okuma sevdası tüm tembelliğime rağmen lakayıt bir şekilde devam ediyormuş.

Hiç yorum yok: