18 Mayıs 2009 Pazartesi

Bir yaz akşamı Esra ile balkonda otururken, ona bir sessizlik sonrası, aniden şöyle bir cümle kurmuştum: Hayatı en çok deniz'e benzetiyorum. Dışardan bakıldığında ne kadar basit ve bütün gözüküyor. Ama içine girdiğimizde, derinlerine indikçe parçalara bölünüyor. İşte o günden beri çocukça bir şey düşünüyordum. Peki diyordum, ben hangi parçayım bu denizin içindeki? Az önce buldum bunu. Ben, Ali Teoman Germaner'in deniz kabuklarından birisi olabilirim.

Az önce belgeselini izledim. Kimsin sen sorusuna verecek cevabı olan birisinin kurabileceği tek cümleyi hayalimdeki dedem gibi söyleyiverdi;

Ben ürettikçe varım, dedi.
Üretmedikçe yokum.


Gelecekte, evimde, bu dedenin yaptıkları kadar beni etkileyen bronzdan heykeller olur mu acaba?

Hiç yorum yok: