Düzgün Abi ara sıra gelir bize, hep o arar benimle konuşur. Geçenlerde de dolma yemeğe çağırmıştık...
Rıza Abi den mesaj gelmiş, stajın kesin diyor, benim adamıma iş veremeyecekler ha dağıtırım orayı diyor.
Rıza, Düzgün, Hüseyin. Hüseyin'in kişiliği çok yakın olduğu bu iki adamın kişiliğine benziyordur mutlaka.
Rıza'yı çok hatırlamıyorum. En son O, ben ve Düzgün Abi sinemaya gitmiştik, Capitol'e. Çok küçüktüm, hatta 12 yaşından küçük olmalıyım ki (8, 9 yaşlarında) o zamanlar Capitol'de bir olay vardı ona giremiyordum. Lazer silahlarıyla birbirlerini vuruyorlardı 12 yaşından büyük çocuklar orada, ben de çok istiyordum birilerini vurmayı.
Geçenlerde Hilmi Yavuz'un şiir kitabının içinde bir yazıya rastladım. Hilmi Yavuz onun için önemli olmalı. Şu an elimde tuttuğum Hüzün Ki Bize En Çok Yakışandır İsimli kitap ona yetmemiş olmalı ki kitabın içerisinde bulunan kitapları ayrı ayrı almış. Ama bir dakika. 1990! Diğerleri çok daha eski. Bu kitap sonradan alınmış, alınmak istenmiş, belk aranmış, rastlaşılmış bu kitapla ve alınması gerekliymiş...
Babam para kazanacağım sevdasına (işte belki yanlış bir cümle kurdum onun hakkında yine) sürekli Ankara'ya gidermiş. Hatırlıyorum bir yerlere gittiğini bir haftalığına yok olurdu. Sonra bana getirdiği hediyeleri hatırlıyorum. Tabii ki robot, robotlar. Silahları olan robotlar. Onlarla oynarken yanıma yaklaşıp atalım silahlarını diyen adamın aldığı robotlar, yine de alınırdı.
Babamdan sonra o kadar çok silahlı oyuncak alındı ki bana. O bana actionman benzeri şeyler almazdı (son zamanlarda bu tutumu daha katıydı, hatırlıyorum). Ondan sonra her ay bir actionmanim oldu. Ondan sonra her ay onun yaşamamı istemediği şeyler oldu... Özel okula gitmemi istemezdi sanırım ( bunu anneme sorduğumda "hayır isterdi bence" demişti "en iyi şekilde eğitim almanı isterdi senin.") Simit satmayı öğrenmeli dermiş benim için (bunu anneannem söyledi). Paranın ne kadar zor kazanıldığını bilmem gerektiğinin önemini anlamış, bundan eminim.
Kitabın ilk sayfasına tarih atmış: Ankara / Esenboğa 07.05.1990
Ben iki yaşındayım. Çengelköy'deki evde uyuyor olmalıyım. O evi bir ara görmeliyim.
Bu kitap Ankara'da alınmış orası kesin. Ama havaalanında mı alınmış yoksa havaalanına gitmeden mi? Bilemiyorum. Sonuçta, havaalanına giderken ya da orada belki uçakta bütün kitabı okumuş olmalı babam. Çünkü az sonra yazacağım yazıyı yazdığı kalemle baştan itibaren şiirerin bazı mısralarının altı çizilmiş. Önemli şiirlerin başına ve sonuna işaret konmuş. Örneğin bir şiire işaret koymuş ve bazı yerlerinin altını çizmiş.
inançsız +
açılır gecesi inançsızların
tanrı sarı bir çiçektir
(sonraki iki mısranın altını çizmemiş)
(önceki iki mırsanın altını çizmemiş)
uzakta olduğumuzu köprülerden
atlar nereden bilecektir
mavi kuşlar çiziyor biri
eli değdikçe camlarına ( evet, bütün bir kıtayı çizmiş burada.)
avcılar doğrultup namlularını
nasılsa bir bir düşürecektir.
ve o yazı:
Belki de tek motivasyon yaşama dair.
Durduk. Uçağa çıkıyorum...
IŞIL'A VEDA!
THY OTOBÜSTEYİM
UÇAĞA GİDİYORUZ.
07.05.1990
çok sevdim.
Doğunun Gurbetleri isimli şiirin üstüne yazılmış yazı böyle ve el yazısı babama ait.
"Ben senin istediğin gibi bir evlat olamadım sanırım. Ama sen, tam benim istediğim babaymışsın."
Hilmi Yavuz'un "Gizemli Şiirler"i gibi... Gizemli.
(bilmiyorum, belk yine yanlış bir cümle kurmuş olabilirim onun hakkında.)
Rıza Abi den mesaj gelmiş, stajın kesin diyor, benim adamıma iş veremeyecekler ha dağıtırım orayı diyor.
Rıza, Düzgün, Hüseyin. Hüseyin'in kişiliği çok yakın olduğu bu iki adamın kişiliğine benziyordur mutlaka.
Rıza'yı çok hatırlamıyorum. En son O, ben ve Düzgün Abi sinemaya gitmiştik, Capitol'e. Çok küçüktüm, hatta 12 yaşından küçük olmalıyım ki (8, 9 yaşlarında) o zamanlar Capitol'de bir olay vardı ona giremiyordum. Lazer silahlarıyla birbirlerini vuruyorlardı 12 yaşından büyük çocuklar orada, ben de çok istiyordum birilerini vurmayı.
Geçenlerde Hilmi Yavuz'un şiir kitabının içinde bir yazıya rastladım. Hilmi Yavuz onun için önemli olmalı. Şu an elimde tuttuğum Hüzün Ki Bize En Çok Yakışandır İsimli kitap ona yetmemiş olmalı ki kitabın içerisinde bulunan kitapları ayrı ayrı almış. Ama bir dakika. 1990! Diğerleri çok daha eski. Bu kitap sonradan alınmış, alınmak istenmiş, belk aranmış, rastlaşılmış bu kitapla ve alınması gerekliymiş...
Babam para kazanacağım sevdasına (işte belki yanlış bir cümle kurdum onun hakkında yine) sürekli Ankara'ya gidermiş. Hatırlıyorum bir yerlere gittiğini bir haftalığına yok olurdu. Sonra bana getirdiği hediyeleri hatırlıyorum. Tabii ki robot, robotlar. Silahları olan robotlar. Onlarla oynarken yanıma yaklaşıp atalım silahlarını diyen adamın aldığı robotlar, yine de alınırdı.
Babamdan sonra o kadar çok silahlı oyuncak alındı ki bana. O bana actionman benzeri şeyler almazdı (son zamanlarda bu tutumu daha katıydı, hatırlıyorum). Ondan sonra her ay bir actionmanim oldu. Ondan sonra her ay onun yaşamamı istemediği şeyler oldu... Özel okula gitmemi istemezdi sanırım ( bunu anneme sorduğumda "hayır isterdi bence" demişti "en iyi şekilde eğitim almanı isterdi senin.") Simit satmayı öğrenmeli dermiş benim için (bunu anneannem söyledi). Paranın ne kadar zor kazanıldığını bilmem gerektiğinin önemini anlamış, bundan eminim.
Kitabın ilk sayfasına tarih atmış: Ankara / Esenboğa 07.05.1990
Ben iki yaşındayım. Çengelköy'deki evde uyuyor olmalıyım. O evi bir ara görmeliyim.
Bu kitap Ankara'da alınmış orası kesin. Ama havaalanında mı alınmış yoksa havaalanına gitmeden mi? Bilemiyorum. Sonuçta, havaalanına giderken ya da orada belki uçakta bütün kitabı okumuş olmalı babam. Çünkü az sonra yazacağım yazıyı yazdığı kalemle baştan itibaren şiirerin bazı mısralarının altı çizilmiş. Önemli şiirlerin başına ve sonuna işaret konmuş. Örneğin bir şiire işaret koymuş ve bazı yerlerinin altını çizmiş.
inançsız +
açılır gecesi inançsızların
tanrı sarı bir çiçektir
(sonraki iki mısranın altını çizmemiş)
(önceki iki mırsanın altını çizmemiş)
uzakta olduğumuzu köprülerden
atlar nereden bilecektir
mavi kuşlar çiziyor biri
eli değdikçe camlarına ( evet, bütün bir kıtayı çizmiş burada.)
avcılar doğrultup namlularını
nasılsa bir bir düşürecektir.
ve o yazı:
Belki de tek motivasyon yaşama dair.
Durduk. Uçağa çıkıyorum...
IŞIL'A VEDA!
THY OTOBÜSTEYİM
UÇAĞA GİDİYORUZ.
07.05.1990
çok sevdim.
Doğunun Gurbetleri isimli şiirin üstüne yazılmış yazı böyle ve el yazısı babama ait.
"Ben senin istediğin gibi bir evlat olamadım sanırım. Ama sen, tam benim istediğim babaymışsın."
Hilmi Yavuz'un "Gizemli Şiirler"i gibi... Gizemli.
(bilmiyorum, belk yine yanlış bir cümle kurmuş olabilirim onun hakkında.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder