Ahmet, Güzin'e nasıl yaklaşmalı?
öyle usul tanışma anları yaratmalıyım ki afedersinizden farklı olmamalı...
Kelimeler değil olabildiğince öznel anılar araç olabilirler örneğin.
geçen ayla hoca karakterelerinizle duygusal bağ kurmanız gerekiyor dediğinde hıh yaptım. neden ki o sabah, otobüste son sahnesini yazmıştım aklıma hikayenin.
Ahmet konuşacak, Erol susacak.
a)sana bir iş bulalım, araştıracağım çevreden...
e)tamam, sağol.
a)takılma o oğlanlara artık...
e)hıhı
a)okul kaydını yenile bu dönem, bitsin bir an önce.
e)tamam
a)güzel, vize işlerini ben halledeceğim, bayram tatilinde gideceksin Deniz'in yanına.
b)tamam
a)annenle evlenmek istiyorum.
b)tamam
gibi bir şey... danışıklı dövüş - alış veriş.
annem biz malmıyız dedi ana fikirden bahsedince.
kötü bir şey değil bu. kelimelerin baktığı tarafa bakmak lazım bazen, yüzlerine bakıp dinlemek lazım onları. Siz sürekli duyduklarınızla yetiniyorsunuz böylece kelimeler kulaktan kulağa oyununda olduğu gibi eğrilip büzülüyor sahip olabileceği nice anlamı sahiplenmelerine izin verilmiyor.
o yüzden bu bir hakaret olmayacak tam tersine kadınlar daha çok sevecek bu öyküyü eminim.
biz romantik köpekler kötü olamayız ki! Görmüyor musunuz bizi bencil oğullarınızı (babalarınızı) süregelen bir alışveriş sistemi ile var etmeye devam ediyorsnuz sadece. Bir köpeğin sahibine muhtaç olduğu kadar muhtacız size, böyle mutluyuz.
29 Nisan 2009 Çarşamba
28 Nisan 2009 Salı
blop
en sevmediğim ses: yatağımda kitap okumaya dalmışken, klozetin içindeki suya çarpması ve yolunu bulup artık kanalizsyona doğru seyahate çıkması gereken, olasılıkla kısa ve kalın bir dışkı parçasının, sorumsuzca açık bırakılmış tuvalet kapısından geçerek, talihsiz bir şekilde açık kalmış kapımdan odama girip, romanın en cesur paragrafına düştüğü anda duyduğum sestir.
27 Nisan 2009 Pazartesi
byronic
İlk önce kime uğracayacağımı sonrasını sonrasını teker teker düşündüm ve sonu gelmedi. Ama bir sonu olacaktır elbet ve az önce tuvalette aklıma geldi. En son Lord Byron'ı bulurdum. Yer misin yemez misin yer misin yemez misin. Bütün Osmanlı'nın intikamını bu çok sevdiğim aktivist adamdan alırdım.
25 Nisan 2009 Cumartesi
14 Nisan 2009 Salı
There's something wrong with me chemically
Something wrong with me inherently
The wrong mix in the wrong genes
I reached the wrong ends by the wrong means
It was the wrong plan In the wrong hands
The wrong theory for the wrong man
The wrong eyes on the wrong prize
The wrong questions with the wrong replies
şu şarkı şey diyor: beni sürekli dinle tam olarak anlamadın! Albümdeki diğer şarkılara geçebilmiş değilim bunun yüzünden.
Something wrong with me inherently
The wrong mix in the wrong genes
I reached the wrong ends by the wrong means
It was the wrong plan In the wrong hands
The wrong theory for the wrong man
The wrong eyes on the wrong prize
The wrong questions with the wrong replies
şu şarkı şey diyor: beni sürekli dinle tam olarak anlamadın! Albümdeki diğer şarkılara geçebilmiş değilim bunun yüzünden.
13 Nisan 2009 Pazartesi
ben bir şeytanım.
işime gelen, çıkarımı güden şeylerin hepsi de beni mutu etmiyor. mutlu olacağım şekli ona söylemeliyim. Onunla yazın bir haftalığına datça'ya kaçmak istediğimi, vücudunun her yeriyle beni tanıştırması gerektiğini açık ve seçik söylemeliyim. kafamdaki karakterlerin sosyolojik konumlarını belirlerken ona danışmalıyım, ona şiirler okumalıyım. bir hikaye tamamlamalıyım orada onunlayken. Akşam sarhoş olmalıyız. yalnız olmalıyız! Endişeler İstanbul'da kalmalı. Endişeler İstanbula yaraşır. Bütün evhamların şehri İstanbul.
Beni mutlu edecek olan şeyler. Hiç biri de işime gelmiyor. Gerçekleşmesi durumunda hayatımın içine sıçacaklar büyük bir ihtimal. Bilinmez yollarda bulacağım kendimi, halbuki üretebilmem için önümün açık ve her istediğimde sevgilimin suyumu getiriyor olması gerekmez mi? Düşünüyorum.
Beni mutlu edecek olan şeyler. Hiç biri de işime gelmiyor. Gerçekleşmesi durumunda hayatımın içine sıçacaklar büyük bir ihtimal. Bilinmez yollarda bulacağım kendimi, halbuki üretebilmem için önümün açık ve her istediğimde sevgilimin suyumu getiriyor olması gerekmez mi? Düşünüyorum.
3 Nisan 2009 Cuma
bak işte bu!
anneannem odama gelip yatağını toplayayım bari dediğinde dikkatimi dağıttığı için ona kızdım, sonra e gelmeyeceğim dedin ya bu akşam diyince, ha tamam dedim. İşte istemeyerek de olsa odamı temizletmemin nedeni de bu, ismini başkaları koysun bunun ama bu diyorum ben ona. Bu, midemi bulandırıyor.
odanı sen temizle yatağını topla, hayır, e dahil olmasını istemiyorsun başkalarının hayatına ama hiç de öyle istiyormuş gibi davranmıyorsun. Al işte Muslukçu'nun önermesi!
anneannem odama gelip yatağını toplayayım bari dediğinde dikkatimi dağıttığı için ona kızdım, sonra e gelmeyeceğim dedin ya bu akşam diyince, ha tamam dedim. İşte istemeyerek de olsa odamı temizletmemin nedeni de bu, ismini başkaları koysun bunun ama bu diyorum ben ona. Bu, midemi bulandırıyor.
odanı sen temizle yatağını topla, hayır, e dahil olmasını istemiyorsun başkalarının hayatına ama hiç de öyle istiyormuş gibi davranmıyorsun. Al işte Muslukçu'nun önermesi!
Sezer Abla, odama giriyor, temizlemek için. Bazen yerleri bile değişmiş bir şekilde kitaplarımı, iç çamaşırlarımı, çoraplarımı, prezervatiflerimi, fotoğraflarımı, duvardaki yazılarımı... Annem odamın kapısını çalıp girebilirken Sezer Abla elini kolunu sallayarak giriyor ve kişiliğim, ideolojim, zevklerim, hobilerim neredeyse bütün bir beni deşifre edip gidiyor. Neden buna izin veriyorum. Okumamış anlamaz, umursamaz diye mi düşünüyorum. Ben onun evine bile gitmedim.
Az önce gördüm onu bana seni biliyorum dermiş gibi hafifi sırıtarak baktı. "Teşekkür ederim sezer abla" dedim. "odamı ancak en adam edebilirdin"
Az önce gördüm onu bana seni biliyorum dermiş gibi hafifi sırıtarak baktı. "Teşekkür ederim sezer abla" dedim. "odamı ancak en adam edebilirdin"
1 Nisan 2009 Çarşamba
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)