21 Aralık 2010 Salı

Sen gittikten sonra "Her şey, o kadar da kötü değilmiş be" diyorum Sayın Canan Eda Özgener.

Yarın spora başlıyorum. Sigaraya vermediğimiz parayı bir yere harcamamız gerekiyordu.

14 Aralık 2010 Salı

çiçeklerin dili olsa

Kim bilir ne çiçekler vardır, bizim bilmediğimiz ıssız ormanlara güzel kokusunu saçan, yeşilliğin içinde biricik renkleriyle duran. Şimdi gitsen böyle bir çiçeğin yanına otursan. Onu dalından kopartıp evine getirmek, onu şehrin kokusuyla, şehrin suyuyla zehirlemek, onu alışık olmadığı bir toprağa ekmek ister miydin? Ona dokunmaya bile kıyamazdın değil mi? Yüzüme bakıp "sonra başka erkeklere sevişemeyecek miyim?" diye sorduğunda işte böyle bir çiçekten farkı yoktu.

Biraz otururdun yanında çiçeğin. Rengini ezberlerdin. Kokusunu içine çekerdin doyasıya. Sonra yürüyüp giderdin. Onu bir saksıda görmektense aklının bir köşesine resmini çizerdin.
Özlem

Mavi yaz akşamlarında, özgür gezeceğim,
Ayaklarımın altında nemli, serin kırlar
Başakları devşirip, otları ezeceğim,
Yıkayıp arıtacak çıplak başımı rüzgar.

Ne bir söz, ne düşünce, yalnız bitmeyen bir düş
Ve yüreğimde sevgi; büyük, sonsuz, umutlu,
Çekip gideceğim, çingene gibi, başıboş
Doğada, -bir kadınla birlikte gibi mutlu.

Arthur Rimbaud


Semih Kaplanoğlu'na saygılar.

8 Aralık 2010 Çarşamba

Altıncı Masal (Cennetlik Adam)
1. Her türlü kötü isi yapan biri, cennetlik mi yoksa cehennemlik mi oldugunu ögrenmek için hocanın yanına gider.
2. Hoca, ondan, yeni gömülen bir cenazenin mezarına bir fidan dikmesini ister. Dikilen fidan yeserirse adam cennetliktir.
3. Aksam olunca adam, fidanı götürüp mezarın basına diker, bir tasın arkasına geçip bekler.
4. Baska bir adam gelip, yeni gömülen ölünün cigerlerini çıkarıp yer. Cennetlik adam, silahını çeker adamı öldürür.
5. Hocanın yanına gidip durumu anlatır. Hoca, “Sen cennetliksin.” der.


"Adıyaman Yöresi Masalları Üzerine Bir İnceleme" isimli tez en çok işime yarayan oldu.