3 Ocak 2009 Cumartesi

radyo programımdaki hikayeden bir kesit.

Kendisini olabildiğince soyutlamakta çok haklı diye düşünmüştüm.
Sizi istemediğini avaz avaz bağıran bir kadın ve onu rakı masasından zorla kalkıp eve gelince döven bir adam, sizi olmayan çocuğu yerine koysa, siz de onları, onların sizi koymak istediği yerde benimsemek zorunda kalsanız, ucu belirsiz sınırlarıyla acımasız devletler arasında kalmış küçük bir köy gibi...
Çizdiğiniz dar sınırlar içerisinde kapı önlerinde yakar top oynar, erkek olduğunuzda genç bir kızın canını yakar ve eğer onun kadar hırslı olursanız üniversiteye bile kapak atardınız. Siz de, katı kuralların hükmü geçen, oldukça bencil tek nüfuslu bir köy olurdunuz.

Hiç yorum yok: