27 Ocak 2011 Perşembe

UT

Rakı içilir mi hiç çiçeksiz
çiçeksiz ölürüm dükkanları
hem kim olsa ölür ispatinin ebesi
zulmü ilan edilmiş sokağa çıkar
yalnızlığının ut sesi bir fonograf
tanzimat fermanında unutulmuş hacivat
gelip kahkahalar tarafıdan iğne ister

Yalnız belki çocuklar için atlı
gülen tramvayı ölümün cumhuriyete
enflasyou sekiz memeli bir zenne
o çirkinim tasviri efkar bir zindan
vakitlere açıktır kepengi aşkı memnu
ölü teyzesine yalnızlığa giden kim çocuk
pire kasketini deve kimler giyer acaba
zehir dükkanları çiçek çiçekçi pera'da

Benim ut teyzem de ölü galiba hacivat
şimdi şu rakıdan ne diye vergi alırlar sanki.

Ece Ayhan/1957


İcra ettiğin sanatın araçlarını üst bir yetkinlikte kullanmak yetmez, kendine has uslublar geliştirmek gerekir, Ece Ayhan gibi olabilmek için mesela.

23 Ocak 2011 Pazar

Varoluşumuzun en ilginç yanı bu düşünsel oyun. Acı, sevgi, kurtuluş, yalnızlık, mutluluk, kin, ölüm, ağaç, dağ, deniz, çocuk, adam, gece , sabah, evlerin duvarları, dünya, dünyayı saran boşluk, sonsuzluk, hepsi düşüncede oluşuyor. Hayır, "cogito ego sum"demeyeceğim, peki ne diyeceğim? "Varım öyleyse düşünüyorum". (Tezer Özlü "Kalanlar")

Varolmamız düşünmek ve duyumsamaktır. (Aristoteles)

Varolmak iki anlama geliyor. İlki "biri" gibi varolmak, diğer öznelerle en temelde kurduğumuz basit bir bağ, bir paylaşım. Doğuşumuzun verdiği gerçeklik. Diğer anlamda varolmak tam da işte ben o biri "değilim" dediğimiz an başlıyor. Düşünüyoruz, başka şeylerin önünü açıyoruz böylece.

Ben ilk anlamada varoluşumuza düşüncemizi önceleyen, sıradan varoluşumuza çok şey borçlu olduğumuzu düşünüyorum. Bu yüzden senden farklı olarak, doğum günlerinin önemsiyorum, kutlamayı seviyorum.
Nice sağlıklı yaşlar geçirmeni dilerim. Yeni yaşında her şey dilediğin gibi olsun.

F. Gözde Çakır / 28.09. 2010