turuncu filan diyorlar, abuk sabuk renkler giyiorlar.
asıl turuncu Aralık'da saat: 7.36 da benim odamdan doğuya doğru bakınca gözüken turuncudur, hafif pembeye çalar.
duş yapmadan ayılamazsınız bu rengi görünce, içinizde bu saatte kalkmanın (belki çok daha erken) verdiği huzurla güne başlarsınız.
tam bu saatte o güneşe karşı bir sahne çekmek istersiniz, bu güzel renkle dolan bir yatak odasında iki aşığın sevişme sahnesini.
benim Muslukçu (ben, ona Hulusi diyorum) kalksında güneş görsün.
başlık da aklıma bir anda geldi, öylesine. Bu aralar güzel manzara görünce aklıma Sonbahar geliyor.
hayat, onun üzerinden edebiyat yapamayacağımız kadar kusursuz.
25 Aralık 2008 Perşembe
Sinemada ses kullanımı için bkz: La Pianiste
Saat 5 de uyandım bir bardak su içtim, yatağıma yattıktan sonra tekrar uyuyamadım.
Bilgisayarı açtım, içerisinde bir film varmış. Geçen gün izlemek için takmıştım sonradan hatırladım.
Yatağıma girdim laptopı kucapıma aldım, izledim. Az önce bitti.
Entellektüel hazzımın doruklarında dolaştığımdan, uykusuzluğumun yaratacağı bedensel huysuzluklar bugün moralimi bozamayacak.
Arkadaş, filme kusur bulamadım!
Oyunculuklarından kurgusuna bu kadar mı şey olur.
O kelimeyi söylemeyeceğim!
Bak bak bu da, uykusuzluğun bedene yaydığı enerji.
Bilgisayarı açtım, içerisinde bir film varmış. Geçen gün izlemek için takmıştım sonradan hatırladım.
Yatağıma girdim laptopı kucapıma aldım, izledim. Az önce bitti.
Entellektüel hazzımın doruklarında dolaştığımdan, uykusuzluğumun yaratacağı bedensel huysuzluklar bugün moralimi bozamayacak.
Arkadaş, filme kusur bulamadım!
Oyunculuklarından kurgusuna bu kadar mı şey olur.
O kelimeyi söylemeyeceğim!
Bak bak bu da, uykusuzluğun bedene yaydığı enerji.
*
Zaten Yusuf, senelerden beri hiç kimseye karşı kalbinde muhabbet beslemiyor ve bir insanı sevebilmesi için ona hayran olması lazım geldiğini anlıyordu.
( Sabahattin Ali "Kuyucaklı Yusuf" )
( Sabahattin Ali "Kuyucaklı Yusuf" )
20 Aralık 2008 Cumartesi
çekim sonrası, sabaha karşı...
Bize insan olduğumuzu hatırlatan filmleri seviyorum.
**
**
sabahın altısı. taksiden indim
yürürken fark ettim ki ıslak toprağı kokladığım ve üstümdeki kasvetli lavicert renge baktığım her saniye, yüzümde aptal bir gülümseme...
Sonbahar'ın izlerine, gün ağarmadan, çevremdeki eşyalar tüm güzellikleriyle renklerine bürünmeden hemen önce, uykusuzluğumun ve az sonra göreceğim egoist hayallerin sayesinde yüzlerce anlam yükledim.
açlığımı unuttum,
odama girince perdelerimi açtım.
odama girince perdelerimi açtım.
yatağıma girdim. yüzümde aptal br gülümseme...
egoist hayaller kurdum; yeteneğime ve aklıma çok güveniyordum, Sonbahar'ın noksan taraflarını düşünüp ondan güzel filmler çekmiştim. Birkaç heykelcik havaya kaldırdım, entellektüel hazzımın doruk noktasında uykuya daldım.
egoist hayaller kurdum; yeteneğime ve aklıma çok güveniyordum, Sonbahar'ın noksan taraflarını düşünüp ondan güzel filmler çekmiştim. Birkaç heykelcik havaya kaldırdım, entellektüel hazzımın doruk noktasında uykuya daldım.
uykumda hep insanlar gördüm,
hepsi de arkadaşım.
18 Aralık 2008 Perşembe
16 Aralık 2008 Salı
Saçmalamış olabilirim, sinir harbiyle yazıyorum.
Bebeklerin beyni düz olur! Kıvrımlar sonradan...
Ben kızım demeyi severim.
Sevdiğim kız arakdaşlara kızım derim.
Dersane yıllarından, matematik öğretmenimden (çok orjinal bir adamdı) miras kaldı.
Neyse konu o değil zaten.
Kızım, sen kimsin? Ya sen düşünen, üreten o çalışkan adama nasıl bok atarsın!
Hayır sen kimsin?
Evde gizli saklı masturbasyon denemeleriyle, düz beyinli arkadaşlarınla ( 20 küsür yaşlarındaki düz beyinliler bunlar! Hayatın sillesini yemiş derslerini çıkarmış, bu düz beyin işte okumadan çok şey öğrendim diyen!) yaptığın dedikodularla, abuk sabuk alışverişler yaparak geçirdiğin zamanla sen kimsin ki henüz!
Bir bok değilsin!
Şimdi şu Arog filmine gelen eleştiriler benim sabrımı Mustafa filmine getirilen eleştirilerden sonra fazlaca taşırdı.
Arkadaşım, üniversite seviyesindeki eğitimi anlayabilecek zekan var çok şükür! Başta, senin bir beynin var. senin bir ismin de var, bir de soy ismin -sana babanın verdiği- bravo! ama sen sana bahşedilenlerin üzerine ne koydun! Bir şeyler koymaya çalışıyor musun?
Para babanın, soy ismi babanın, konuşmalar aynı baban ( ya da annen ne fark eder!), düşünce tarzı bakış açısı yine onlar, vizyonun yine onlar kadar. Lan hadi arkadaşlarından filan gördün az çok, biraz büyüdün, daha çok okudun onların parasıyla üniversitedesin, hadi tamam azıcık daha ilerdesin onlardan. İki adım.
Bir film nasıl yapılır bilir misin? Sen bir film nedir bilir misin? Senaryo nedir? Olay ögrüsü nedir lan! Bak ben bunları 3 sene öncesine kadar bilmezdim, senin gibi yönetmen olacağım derdim 6 yaşından beri! Ama sonra baktım ki film izlemekle olmuyor bu işler, izleyip boş boş konuşmakla hiç olmuyor! Sustum! Konu fizik olunca abi uzaylılar gelecek o zaman ışık hızını geçeceğiz dediydim bir kere de aldıydım ağzımın payını! Ama konu sinema olunca edebiyat olunca öyle ağzımı aça aça konuşmamalıyım her yerde dedim, düşünerek konuşmalıyım dedim! Neyse ben ayrı! Sonuçta hala okuduğum kitapları dönüp dönüp yine okuma ihtiyacı duyuyorum, yazmaya çekmeye çalışıyorum, ben diyemiyorum ki bu parayla daha iyi film çekselermiş, sen nasıl diyorsun güzel gözlüm benim. Ağzın var diye mi bütün bunlar!
Yok Arog filmi çalıntıymış, yok Cem Yılmaz'ın arkasında abisi varmış
Ordan başkası atlıyor hıh Cem Yılmaz sinemadan ne anlar.
Senden çok daha fazla anlar kabasakal! Üniversiteyi yarım bırakmışmış! laaaaan sen de kazan Boğaziçi'ni sen de yarım bırak daha güzeli mi var!
Benim isyanım; düşünen-üreten insanları karalayalım kampanyasınadır!
Bu çamurları kafası örümcek ağı kaplı eski nesil atsın ama biz genç nesil bunun önüne geçelim. Görgüsüzlüğümüzün bizi medeni insan çizgisinden uzaklaştırmasına izin vermeyelim.( adam 10 film izlemişse o 10 filmden ikisi aynı mekanda geçiyorsa bu film diğerinden kopya çekmiş denir mi!!! )
Okuyalım bilelim, emin olmadan konuşmayalım!
Hayır bir de bu heves nereden? Konuşarak mı doğdun!
Yakanızı bırakmam!
Ben kızım demeyi severim.
Sevdiğim kız arakdaşlara kızım derim.
Dersane yıllarından, matematik öğretmenimden (çok orjinal bir adamdı) miras kaldı.
Neyse konu o değil zaten.
Kızım, sen kimsin? Ya sen düşünen, üreten o çalışkan adama nasıl bok atarsın!
Hayır sen kimsin?
Evde gizli saklı masturbasyon denemeleriyle, düz beyinli arkadaşlarınla ( 20 küsür yaşlarındaki düz beyinliler bunlar! Hayatın sillesini yemiş derslerini çıkarmış, bu düz beyin işte okumadan çok şey öğrendim diyen!) yaptığın dedikodularla, abuk sabuk alışverişler yaparak geçirdiğin zamanla sen kimsin ki henüz!
Bir bok değilsin!
Şimdi şu Arog filmine gelen eleştiriler benim sabrımı Mustafa filmine getirilen eleştirilerden sonra fazlaca taşırdı.
Arkadaşım, üniversite seviyesindeki eğitimi anlayabilecek zekan var çok şükür! Başta, senin bir beynin var. senin bir ismin de var, bir de soy ismin -sana babanın verdiği- bravo! ama sen sana bahşedilenlerin üzerine ne koydun! Bir şeyler koymaya çalışıyor musun?
Para babanın, soy ismi babanın, konuşmalar aynı baban ( ya da annen ne fark eder!), düşünce tarzı bakış açısı yine onlar, vizyonun yine onlar kadar. Lan hadi arkadaşlarından filan gördün az çok, biraz büyüdün, daha çok okudun onların parasıyla üniversitedesin, hadi tamam azıcık daha ilerdesin onlardan. İki adım.
Bir film nasıl yapılır bilir misin? Sen bir film nedir bilir misin? Senaryo nedir? Olay ögrüsü nedir lan! Bak ben bunları 3 sene öncesine kadar bilmezdim, senin gibi yönetmen olacağım derdim 6 yaşından beri! Ama sonra baktım ki film izlemekle olmuyor bu işler, izleyip boş boş konuşmakla hiç olmuyor! Sustum! Konu fizik olunca abi uzaylılar gelecek o zaman ışık hızını geçeceğiz dediydim bir kere de aldıydım ağzımın payını! Ama konu sinema olunca edebiyat olunca öyle ağzımı aça aça konuşmamalıyım her yerde dedim, düşünerek konuşmalıyım dedim! Neyse ben ayrı! Sonuçta hala okuduğum kitapları dönüp dönüp yine okuma ihtiyacı duyuyorum, yazmaya çekmeye çalışıyorum, ben diyemiyorum ki bu parayla daha iyi film çekselermiş, sen nasıl diyorsun güzel gözlüm benim. Ağzın var diye mi bütün bunlar!
Yok Arog filmi çalıntıymış, yok Cem Yılmaz'ın arkasında abisi varmış
Ordan başkası atlıyor hıh Cem Yılmaz sinemadan ne anlar.
Senden çok daha fazla anlar kabasakal! Üniversiteyi yarım bırakmışmış! laaaaan sen de kazan Boğaziçi'ni sen de yarım bırak daha güzeli mi var!
Benim isyanım; düşünen-üreten insanları karalayalım kampanyasınadır!
Bu çamurları kafası örümcek ağı kaplı eski nesil atsın ama biz genç nesil bunun önüne geçelim. Görgüsüzlüğümüzün bizi medeni insan çizgisinden uzaklaştırmasına izin vermeyelim.( adam 10 film izlemişse o 10 filmden ikisi aynı mekanda geçiyorsa bu film diğerinden kopya çekmiş denir mi!!! )
Okuyalım bilelim, emin olmadan konuşmayalım!
Hayır bir de bu heves nereden? Konuşarak mı doğdun!
Yakanızı bırakmam!
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)